البحث

عبارات مقترحة:

العلي

كلمة العليّ في اللغة هي صفة مشبهة من العلوّ، والصفة المشبهة تدل...

البصير

(البصير): اسمٌ من أسماء الله الحسنى، يدل على إثباتِ صفة...

القيوم

كلمةُ (القَيُّوم) في اللغة صيغةُ مبالغة من القِيام، على وزنِ...

سورة الأنبياء - الآية 44 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿بَلْ مَتَّعْنَا هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ ۗ أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا ۚ أَفَهُمُ الْغَالِبُونَ﴾

التفسير

Bilakis bu kâfirleri ve atalarını kendilerine sunduğumuz nimetlerle rızıklandırdık, bunu istidrâc olarak (zalim, kâfir ve azgın kişilerin tedrîcî olarak felâkete yaklaştırılması ve bu esnada kendilerine bazı geçici imkân ve başarıların sağlanması) verdik. Öyle uzun zaman yaşadılar ki bu onları aldattı. Küfürlerini işlemeye devam ettiler. Nimetlerimizle aldanan ve azabımız için acele edenler, üzerinde yaşayanları boyun eğdirerek yeryüzünü etrafından kısalttığımızı ve onlara galip geldiğimizi görmüyorlar mı? Başkalarının başına gelenin kendi başlarına gelmeyeceğini mi zannediyorlar? Onlar galip gelenler değiller, bilakis onlar mağlup olanlardır.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم