البحث

عبارات مقترحة:

الأول

(الأوَّل) كلمةٌ تدل على الترتيب، وهو اسمٌ من أسماء الله الحسنى،...

المعطي

كلمة (المعطي) في اللغة اسم فاعل من الإعطاء، الذي ينوّل غيره...

الفتاح

كلمة (الفتّاح) في اللغة صيغة مبالغة على وزن (فعّال) من الفعل...

سورة سبأ - الآية 19 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ﴾

التفسير

Onlar; Allah'ın üzerlerindeki nimeti olan mesafelerin yakınlığı hususunda nankörlük ederek: "Rabbimiz! O köyleri ortadan kaldırarak yolculuk yaptığımız şehirlerimizin arasındaki mesafeleri öyle açıp, uzat ki, yolcularımızın maharetleri belli olsun ve yolculuklarımızdan dolayı ortaya çıkacak yorgunluk ve zorluğu iyice hissedelim"dediler. Onlar; nimetlere nankörlük edip şükretmekten yüz çevirmeleri ve içlerinden fakir olanları hasetleri sebebiyle kendilerine zulmettiler. Biz de onları, kendilerinden sonra gelenlerin konuştuğu ibretlik olaylar kıldık ve birbirlerine ulaşamayacakları şekilde onları kendi beldelerinde tamamen parçaladık. Şüphesiz bunda -Sebe halkına vermiş olduğumuz nimetlerde ve ardından inkârları ve azgınlıkları sebebi ile kendilerinden intikam alınmasında- Allah'a itaat etmede, günâh işlememede ve başa gelen belalarda çokça sabreden ve nimetlerine karşı çokça şükreden her bir kimse için ibret vardır.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم