البحث

عبارات مقترحة:

الغفار

كلمة (غفّار) في اللغة صيغة مبالغة من الفعل (غَفَرَ يغْفِرُ)،...

الجميل

كلمة (الجميل) في اللغة صفة على وزن (فعيل) من الجمال وهو الحُسن،...

المتعالي

كلمة المتعالي في اللغة اسم فاعل من الفعل (تعالى)، واسم الله...

سورة طه - الآية 40 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿إِذْ تَمْشِي أُخْتُكَ فَتَقُولُ هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَىٰ مَنْ يَكْفُلُهُ ۖ فَرَجَعْنَاكَ إِلَىٰ أُمِّكَ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ ۚ وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا ۚ فَلَبِثْتَ سِنِينَ فِي أَهْلِ مَدْيَنَ ثُمَّ جِئْتَ عَلَىٰ قَدَرٍ يَا مُوسَىٰ﴾

التفسير

Hani kız kardeşin sandık ilerledikçe onunla ilerleyip takip ediyordu. Onu alanlara dedi ki: Onu yetiştirecek, koruyacak ve emzirecek birisini size göstereyim mi? Senin kendisine dönmenden mutlu olması ve üzülmemesi için annene geri döndürmeyi sana bahşettik. Yumruk atarak kıptiyi öldürdüğünde cezadan kurtulmayı sana bahşettik. Başına gelen her imtihandan seni kurtardık. Çıkıp senelerce Medyen halkı arasında kaldın. Sonra -Ey Musa!- sana takdir edilen vakitte seninle konuşulması için o vadiye geldin.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم