البحث

عبارات مقترحة:

الظاهر

هو اسمُ فاعل من (الظهور)، وهو اسمٌ ذاتي من أسماء الربِّ تبارك...

الجميل

كلمة (الجميل) في اللغة صفة على وزن (فعيل) من الجمال وهو الحُسن،...

الحميد

(الحمد) في اللغة هو الثناء، والفرقُ بينه وبين (الشكر): أن (الحمد)...

سورة هود - الآية 20 : الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم

تفسير الآية

﴿أُولَٰئِكَ لَمْ يَكُونُوا مُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ۘ يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُ ۚ مَا كَانُوا يَسْتَطِيعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوا يُبْصِرُونَ﴾

التفسير

İşte bu özelliklere sahip olanlar var ya; yeryüzünde Allah’ın azabı üzerlerine indiği zaman ondan kaçmaya güç yetiremezler. Allah’ın cezasını onlardan savacak Allah’tan başka müttefikleri ve yardımcıları da yoktur. Kendi nefislerini ve başkalarını Allah’ın yolundan çevirmeleri sebebi ile kıyamet günü azapları arttırılır. Çünkü onlar, kabul edecekleri bir işitme ile dünyada hakkı ve hidayeti işitmeye güç yetirememişlerdi. Aynı şekilde haktan şiddet ile yüz çevirmeleri sebebiyle Allah’ın kainattaki ayetlerine, kendilerine fayda verecek bir bakış ile bakmıyorlardı.

المصدر

الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم